Odunpazarı'nda örnek icraat: Kaldırım temizliği
“Terk edilmiş her şey kamunundur” denerek yaya yolunu işgal eden esnafın bıraktığı tüm malzemeler kamyonlara yükleyip götürüldü.
Odunpazarı'nda örnek icraat: Kaldırım temizliği
“Terk edilmiş her şey kamunundur” denerek yaya yolunu işgal eden esnafın bıraktığı tüm malzemeler kamyonlara yükleyip götürüldü.
Bıçak sırtında!
Hatıralar unutmamak, unutturmamak içinse bir manası var. 20 askerin bir kargo uçağına doldurulduktan sonra “şehit” düşmesini “kahramanlık”la açıklarsanız, unutur gidersiniz. Bunu ihtimallerden ihmallere gidip gelen bir kararlılıkla unutmamak lazım.
“Ateş düştüğü yeri yakar” mevsimleri çoktan geçti, bitti. Atölyelerdeki kadınlar, madenlerdeki işçiler, sokaktaki çocuklar ve gençler, kumpir-midye yiyen minikler, evlerdeki eşler, kargolanan askerler hep aynı ateşin kenarında, içinde. Hayat tam “bıçak sırtı” değil mi! Ne zaman kimi parçalayacağı belirsiz.
Bir söz var: “Vahim bir olayda herkes suçlu değildir elbette; ama herkes sorumludur!” Siyasetten cinayete, kazadan ezaya, uçaktan sokağa kadar sanki öyle!
UMUR TALU T24
35 Yıl Öncesine Yolculuk: Karaelmas Maden İşçileri Sergisi
Ahmet Tokyay, Alaaddin Kara ve İbrahim Akyürek'in 'Karaelmas Maden İşçileri' başlıklı fotoğraf sergisi Zonguldak'ta açılıyor.20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'ne (Zonguldak) paralel düzenlenen sergi 17-23 Kasım 2025 tarihlerinde Belediye Kültür Merkezi'nde (BKM) açık kalacak.Sergi, maden işçilerinin üretim koşullarından büyük madenci grevi ve yürüyüşüne; kent sakinlerinin kömür atıklarını topladığı Balkayası'ndan kentin arka yüzünü oluşturan şahıs ve şirket ocaklarına uzanan elli fotoğraftan oluşuyor.Sergi Odası görsel arşivinin parçası olan sergi, Karaelmas Kömür Havzası Maden İşçilerinin 90/91 uzun grevinin 35. yılı nedeniyle ayrı bir önem kazanıyor.Bilindiği gibi 30 Kasım 1990 tarihinde Genel Maden İş Sendikasında (GMİS) örgütlü olan maden işçileri Gelik ocağında greve çıkmıştı.
Gazetecilere Türk dili ve imla kuralları eğitimi
Karaelmas Gazeteciler Derneği öncülüğünde, gazetecilere yönelik “Türk Dili ve İmla Kuralları” eğitimi düzenlenecek. Eğitimin ardından katılımcı gazeteciler için mangal etkinliği düzenlenecek.
Eğitmen Aynur Muslu tarafından verilecek eğitim, 14 Kasım Cuma günü saat 16.00’da Zonguldak Sergi Odası Salonu’nda gerçekleştirilecek.
Son dönemlerde haber metinlerinde artan imla ve yazım hatalarına dikkat çekmek, doğru Türkçe kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen etkinlikte Muslu, dilin doğru ve etkili kullanımına ilişkin önemli bilgiler paylaşacak. AYNUR MUSLU KİMDİR?
“Söyleşi & Kitap Tanıtımı: Fotoğrafın Sırtındaki Kambur: 12 Eylül"
Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yaşadığı toplumsal ve siyasal dönüşümlerin sanata, kültüre yansımaları olurken bu süreçte fotoğrafın rolü neydi?
Kitaba da değerli katkılarını koyan dönemin önemli tanığı İbrahim Akyürek ile birlikte Zonguldak Fotoğraf Derneği'ndeki söyleşimizde, 1980'in fotoğrafta bir kırılma tarihi olmasının nedenlerini ve sonuçlarını konuşurken memleketin yakın tarihine fotoğraf ve siyaset üzerinden bir yolculuk yapacağız.
Bu önemli buluşmada sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.
ULUSAL DİJİTAL HAFIZA MERKEZİ
Tele1’e yargısız cezalandırmayla kayyum atanmasının ardından YouTube hesabındaki videoların aniden silinmesi, sonra da hesabın tümüyle kapatılması biz gazetecileri endişelendirdi.
Ancak daha sonra YouTube hesabını TMSF’nin atadığı kayyumun değil, kayyumun müdahalesine karşı koruma amacıyla Tele 1 ekibinin geçici olarak kapattığı anlaşıldı. Farklı şirkette olduğu için kayyumun etki alanı dışında kalan YouTube hesabı daha sonra açıldı.
Fakat bu olup bitenler, onca emekle, çabayla üretilen haberler, yazılar, fotoğraflar, videoların bir anda yok olabileceğini anımsattı. Çünkü daha önce de gördük; kapanan, kapatılan, patron değiştiren ya da kayyum atanan medya kuruluşlarının dijital arşivleri silinip, ortak hafızamız yok edilebiliyor. CNN Türk, Flash Haber, TV8 ve Radikal’de böyle oldu.
Dijital arşivleri, hiç kimsenin insafına bırakmamak için yeni yöntemler geliştirmemiz zorunlu. 12 meslek örgütünün oluşturduğu “Medya Dayanışma Grubu”nun geçen yıl Ankara’da düzenlediği çalıştay sonrasında yayımlanan “Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu”nda dijital ortamdaki tüm gazetecilik ürünlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak üzere ‘Ulusal Dijital Hafıza Merkezi” kurulması öneriliyordu. Ayrıca yasaklanan ya da erişimi engellenen gazetecilik ürünlerinin de özel bir bölümde saklanması ve sadece araştırmacılar, hukukçular ve gazetecilerin yararlanmasına açık olması isteniyordu.
Hakikaten de basılı gazete ve dergilerin Milli Kütüphane’de saklanması gibi dijital verileri koruyacak bir merkez kurulması gerekli. Siyasi koşullar, teknoloji ve sahiplikteki değişimlere karşı ulusal dijital hafızayı ancak böyle koruyabiliriz.
Faruk Bildirici Birgün
16 Kasım 2025 Pazar:
Bundan 31 yıl önce, Kasım ayının üçüncü Pazarı, Karayolu Trafik Mağdurlarını Anma Günü olarak gündeme alındı. İlk on yıl boyunca Avrupa Karayolu Trafik Mağdurları Federasyonu (FEVR) ve ona bağlı uluslararası kuruluşlar tarafından değerlendirilen bu özel gün, merkezi İngiltere’de olan RoadPeace tarafından 1993 yılından başlayarak yaygınlaştırıldı. Sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla dünyanın farklı noktalarında Karayolu Trafik Mağdurlarını Anma Günü toplantıları yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinin desteği ile 26 Ekim 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Dünya Karayolu Trafik Mağdurlarını Anma Günü” genel kabul gördü.
SergiOdası
Kültür Yolu Festivali’nde Atatürk sergisi iptal edildi
Antalya’daki Kültür Yolu Festivali kapsamında açılması planlanan "Şapkalarla Atatürk” sergisi, sosyal medyadaki tepkilerin ardından iptal edildi.
Bir dönem AKP MKYK’de görev alan avukat Mücahit Birinci, sosyal medya üzerinden “Şapka inkılabı bahanesiyle yapılan mezalimi benim Rizeli rahmetli dedeme soracaktınız. Korkunç şeyler oldu bu ülkede. Siz hangi iklimin Kültür Bakanlığısınız?” paylaşımı yaptı. Altına da sergi afişi ekledi. 1 Kasım tarihinde başlayan festivalin yayımlanan programında serginin yer almadığı görüldü.
DERNEK ÜYELERİNDEN TEPKİ
Akdeniz Reklamcılar Derneği Başkanı Emre Noyan, da “Bu sergiyi siz mi kaldırdınız?” sorusuna önce yanıt vermedi ardından iddiaları kabul etti. “Bu serginin kaldırılmasında bakanlığın bir etkisi var mı” sorusuna “Karşılıklı konuşarak karar verdik” diye yanıtladı. Emre Noyan Gün Haber sitesine ise şu açıklamayı yaptı; “Sosyal medyadan sergi ile ilgili tepkiler gelince yönetim kurulundan bazı arkadaşlar polemiğe yol açmayalım sergiyi kaldıralım dediler. Ben de başka bir zaman açarız diye kabul ettim.” “Arkadaşlarınıza direnmediniz mi” sorusuna, “Biz küçük bir derneğiz, etimiz ne budumuz ne?.. Niye bakanlıkla kötü olalım” cevabını verdi. Akdeniz Reklamcılar Derneği’nin sergiyi kaldırmasına üyelerinden de tepki geldi.
Gazeteciler Tekno-Oligarklara karşı: Bir Dünya Kongresinden notlar
Antik Yunanca’da “azınlığın yönetimi” anlamına gelen oligark kavramı, artık sadece Kremlin’e yakın Rus zenginler değil; Bezos, Zuckerberg, Altman gibi dijital çağın yeni ABD’li lordları için kullanılıyor. Stiglitz de Trump’ın bu oligarkları Beyaz Saray’da tespih taneleri gibi karşısına dizdiği toplantıyı hatırlattı, dünyanın tüm verisinin Google, Microsoft, Amazon gibi şirketlerin bulut sistemlerinde olduğunu vurguladı, “Trump bir gün veriye erişimi kesme talimatı verirse ne olacak?” diye sordu.
Trump yönetimdeyken artık kimse “bu kadar da olabilir mi?” diyemiyor.
Peki bu oligarkların kurduğu sisteme ne isim vermeli?
Gazeteci ve dijital haklar uzmanı Dr. Courtney Radsch, bu düzene bir isim veriyor: Tekno-faşizm. Çünkü teknoloji şirketlerinin çoğunda mutlak karar verici bir yönetici var. Ne denetleniyorlar ne de devrilebiliyorlar. Radsch’e göre Elon Musk, Sam Altman ve benzeri figürler modern çağın “tek kişilik yönetim” örnekleri. Artık bu şirketlerde demokratik bir yönetişim ihtiyacı bile hissedilmiyor. Bu da teknolojinin geleceğini simgesel olarak da toplumsal iradenin dışına taşıyor.
Artık en doğru içerik değil, en çok kazandıran içerik görünür olacak. Algoritmalar sizi yankı odalarına hapsedecek. Dezenformasyonun dozu, farkında olmadan artacak.
Yapay zekâ araçları haberi üretenden değil, üründen “besleniyor.” Bir gazetecinin emeğini, başka kaynaklarla harmanlayıp kendi ürünü gibi sunuyor. Kaynak göstermiyor; kullanıcı da doğrudan siteye gitmiyor. Gelir, görünürlük, etki… Hepsi erime tehlikesiyle karşı karşıya.
Peki çözüm ne? İçeriğe erişimi kesmek mi? O da işe yaramıyor. Çünkü araçlar ne bulurlarsa onu kullanıyor. Kötü bilgiyle dolu forum ve tabloid haber içerikleri, özgün yanıtlar gibi paketlenip servis ediliyor. Gerektiğinde kaliteyi koruyabilmek için büyük ana akım yayıncılarla telif anlaşmaları yapılıyor. Ama bu kez küçük, bağımsız üreticiler sistemin dışına itiliyor. Bilginin çeşitliliği azalırken çoğulcu kamusal alan da tehdit altında kalıyor.
ÇÖZÜM: SİYASİ İRADE VE TAM SAHA PRES
Can Ertuna Birgün